FERHAT AKGÜN
Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde faaliyet gösteren tekstil firmasının sahibi İş İnşanı Elif Nalbant, Ergene’ye arıtılmadan zehirli suyu bırakan fabrikanın atıklarını kameraya alarak durumu çevre ve şehircilik ekiplerine bildirdi. Nalbant’ın elindeki kamera görüntülerini görmezden gelen ekipler, zehir akıtan fabrikayı denetlemek yerine Nalbant’a ait fabrikada denetim yaparak tutanak tuttu. Bu durum karşısında şaşırıp kalan Nalbant, denetlemeye gelen ekiplerin sürekli, ‘Külliyeden arıyoruz, Reis’in haberi var’ denilerek baskı altına bırakıldığını ve iddiaların odağındaki fabrikaya hiçbir işlem yapılmadığını öne sürdü.
Kumaş boyama ve pigment baskı faaliyetlerinde bulunmak üzere 1986’da Tekirdağ Ergene’de kurulan Emin Tekstil firması, 2013’te ikiye ayrıldı. Malatyalı Nalbant Ailesi’nin ikinci kuşağı arasında uyuşmazlık çıkınca, birinci firma Emin Tekstil, ikinci firma ise Emn Denim olarak faaliyete geçti.
DEREYE BIRAKILAN ZEHİRLİK ATIKLARI SANİYE SANİYE KAMERAYA ÇEKTİ
Arıtma tesisi de Emin Tekstil firmasında kaldı. Emin Tekstil yöneticisi Elif Nalbant, aylık 800 bin ila 1 milyon lira atıksu tesisi ücretini ödemeyen ve atıklarını arıtmadan direk Ergene’ye boşaltan Emn Denim firmasını Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Tekirdağ Valiliği ve Bakanlık ile CİMER’e şikayet etti. Nalbant bu esnada kamera ile tespit yaparak dereye akıtılan zehirli suyun da PH derecesini cihazlarla ölçerek bu anları saniye saniye kameraya aldı.
BAKANLIK ERGENE’Yİ KİRLETENİ DEĞİL, ŞİKAYET EDENİ DENETLEDİ
Nalbant’ın ihbarlarına rağmen bölgeye çevre şehircilik ekipleri bir türlü gelmedi. Ancak borudan akan atıkların kesilmesinin ardından fabrikaya gelen ekipler, kirlik suları akıtan fabrikanın borusundan numune almak yerine Elif Nalbant’ın sahibi olduğu arıtma tesisisinden numune aldı. Nalbant’a ait fabrikayı denetledi. Ekipler, Nalbant’ın elinde bulunan kamera ve güvenlik kamera görüntülerini ise “Biz kameradan işlem yapamayız” diyerek görmezden geldi. Yin denetim elemanları fabrikanın bahçesine akıtılan arıtılmamış zehirli suların olduğu görüntüleri de görmezden gelerek işlem yapmadı.
ARITMA GİDERLERİNİ ÖNCE ÖDEDİ SONRA VAZGEÇTİ
İş İnsanı Elif Nalbant, yaşadıkları süreci kameralara anlattı. Nalbant, “Emin Tekstil Boya Apre firmasının sahibi ve yöneticisiyim. Tekirdağ Ergene bölgesinde dokuma boya annesi faaliyetini sürdürmekteyiz. 1986 yılı kuruluşuyuz. 2013 yılında bir bölünme yoluyla iki firmaya ayrıldık. Emin Tekstil olarak yan yana bulunmaktayız. 2013 yılında ayrılmamız sonucunda atık su arıtma tesisi bizim tarafımızda kaldığı için EMN Denim’e10 yıldır hizmet vermekteyiz. O zamanki anlaşmalarımızda kendileri de kendi kısımlarına arıtma yaptıracaktı. Bizde bir bölü iki maliyetinin onlara katkı sağlayacaktık. Fakat hiçbir zaman böyle bir girişimde bulunmadıkları için 10 yıldır biz hattımızı kapatamıyoruz. 2017 yılına kadar bir bölü iki oranında masrafları karşılıyordu. bu konuda kendi atığını temizlemekte yalnız 2017 yılından beri hiçbir şekilde masraflara karışmıyor. 2021 yılında bunu biz hukuk mücadelesine çevirdik. ihtiyati tedbir kararı aldırdı bunun karşılığında. Biz iki senedir de bunun mücadelesini veriyoruz” dedi.
BİR GÜN BOYUNCA ZEHİRLİ SUYU DEREYE AKITTILAR O ANLAR KAMERAYLA TESPİT EDİLDİ
Nalbant: 2023 Ocak'ta mahkeme ihtiyacı tedbir kararını kaldırdı. biz hatları kapatabildik. Ama bunun sadece üç gün sürdü ve üç gün sonucunda tekrar bir şekilde üst taraflardan veya işte cumhurbaşkanlığı vasıtasıyla işte külliye hatlarından arattığını düşünüyoruz. O şekilde tekrar üç gün içinde yani mahkeme bunu bir üst mahkemeye taşınamadan ve istinaf kararı olmadan tekrar kaldırdı ve vanayı açtırdı. Şöyle 22 Haziran tarihi biz normalde altı ila dokuz arasında bir PH biz burada suyu arıtırız ve Çorlu Deresi'ne kanallarımızdan suyu iletiriz. Biz hiçbir şekilde vanayı kapatmadığımız halde kendi aksaklıklarından dolayı bir gün boyunca Çorlu'ya deresine deşarj ettiklerini fark ettik.
OLAYI ÇEVRE MÜDÜRLÜĞÜNE HABER VERDİ BAŞINA GELMEYEN KALMADI
Nalbant: Tekirdağ il çevreyi arayıp yani şikayet de değil aslında. Haber verdik. Biz bu konuda ne yapabiliriz diye. Fakat kişi ve kurumlar işte elemanımız yok. Biz gelip bakamayız diye bize bahane uydurup
OSB'ye yönlendirdiler. Onlar da gelip sadece hani tutanak tutup resim çektiler. Ertesi güne kadar arkadaşlar kanallarını temizledi, yağmur adlarını temizledi. Her şeyi temizledikten sonra
yirmi üç Haziran'da saat on buçukta il çevre denetim geldi. Dedikleri bize şu oldu: Sizin çıkışınızdan biz su alacağız. Bize iki tarafın da denetlenme talimatı geldi. Onlardan hiçbir şey almadı denetlemedi ve bizi denetlediler. Bizden su örneği aldılar.
‘ÇEVRE DUYARLILIĞI YAPTIĞIMIZ İÇİN GENE BİZ CEZALANDIRILIYORUZ’
Nalbant: Sıkıntımız şu. Alınan su. Zaten onların sabaha kadar bekletip de kanalımıza direkt gönderdiği su. Yani bunun neticesinde gene ceza yiyen biz olacağız. O zaman biz şunu söylüyoruz. Biz neden çevremizi korumak için yani bunu yapıyoruz? Keşke yapmasaydık. Hem biz bunu bildiriyoruz, uyarıyoruz, hem de kişi ve kurumlar belli bir makamlardan, külliye haklarından kişileri aratarak bizlere bu yaptırımları uyguluyorlar. Yani biz burada iki yüz elli kişiye istihdam sağlıyoruz. SAİS dediğimiz sürekli atık su izleme sistemine sahibiz. Yani bakanlık bizi şu anda her istediği anda bizden uzaktan numune alıp bizi denetleyebiliyor. Ya bütün yükümlülüklerimizi görevlerimizi yerine getiriyoruz ama çevre duyarlılığı yaptığımız için gene biz cezalandırılıyoruz.
‘EKİPLER ELAMAN YOK DİYE GELMEDİLER, ATIK SU KESİLDİKTEN SONRA GELDİLER’
Nalbant: O gün arkadaşlar geldiğinde diyoruz ki yani biz size burayı haber verdik. Siz bizden su alıyorsunuz, bizi denetliyorsunuz. Yani bizimle dalga geçer gibi diyorlar ki ne yapalım? Şu an onlarda bir çıkış yok elemanım yoktu. Gelemedim. Yani yapabileceğim bir şey yok. Seni denetleyeceğim. kamerayla tespitin hiçbir şeyi yokmuş. Geçerliliği yokmuş. Yani mahkemeler bunu baz almıyor. Gelip o anda numune anlık numune alınıp onun bir laboratuvara gidildi. Test edilmesi gerekiyormuş. Biz sizi arıyoruz. O vakitte gelmiyorsunuz. Elemanımız yok diyorsunuz. Ertesi gün geliyorsunuz. Onlardan akış yok. Tekrar bizden alıyorsunuz. Bizi denetliyorsunuz. Yani biz bu tutumlardan ve baskılardan açıkçası çok yorulduk.
‘KÜLLİYE’DEN ARANIYORUZ, REİS BEYİN TALİMATI VAR DENİLEREK DENETİMLERE MÜDAHALE EDİLİYOR’
Nalbant: Yani belli ve kişileri aratarak Külliye hattından işte Reis Bey'in talimatıyla diyerek çeşitli zamanlarda da bize bu denetimler yapılıyor. Yani bunu en çok zaten zararını biz yaşıyoruz. Dediğim gibi biz telefon açıyoruz. Yani bunu da hatta ocak ayında biz ihtiyar bir tedbir kararımız. Biz vanayı kapattığımızda ilk çevre kesinlikle buraya gelmedi. Elemanımız yok dedi. Gelemeyiz dedi. Burada bildiğiniz dere haricinde fabrikanın ön yani bahçesinde saldılar. Bu kirli dediğimiz PH 12 olan suyu. Ve biz jandarmayı arıyoruz. İşte daha bunun istinafı var. İşte gelmeyelim. En son biz Ankara'ya, avukatlarımız Ankara'ya bildirim yaptı. Ankara talimatı hani Ankara Çevre Bakanlığı buraya geldi. Yani tutanak tuttular. gözlemlediler ama onun her karşılığında bir ceza kestiler mi onu da bilmiyoruz.
ÇEVRE İZNİ OLMADAN ÇALIŞAN FABRİKA BİR TÜRLÜ KAPATILMIYOR
Nalbant: Normalde atık suyu arıtmadan dereye deşarj etmenin cezası çok ağır. Yani çevre izni bugün olmayan bir fabrikanın faaliyet durdurulması verilir ve süresiz kapatılır. Kişilerin sekiz Mart 2023çevre izinleri bitti ve il çevre şunu söylüyor. İşte biz üç bin tane fabrika var. İşte bunu biz kendimiz göremeyiz. bizi denetlemeye gelen arkadaşlara da bunu beyan ettiğimizde ya evet işte haberimiz var ama bir bakacağız gibi yani hiçbir şekilde yaptırım