Üniversite ve Müftülük işbirliğinde yürütülen proje kapsamında Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü öğrencileri, NKÜ Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Bal rehberliğinde çalışma yürütüyor.
Öğrenciler gruplar halinde Süleymanpaşa ilçesinde 10 camide teknik çizim yaparak, camilerin taşıyıcı sistemlerinin durumu inceliyor.
Çalışma sonrası olası depremlere karşı direnci yetersiz bulunan camiler için rapor hazırlanacak ve ilgili kurumlara gönderilecek. Bu camiler için güçlendirme çalışması yapılması sağlanacak. Proje ağustos ayında tamamlanacak.
"Bu çalışmayı çok önemsiyoruz"
NKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, AA muhabirine depremin Türkiye'nin acı bir gerçeği olduğunu söyledi.
Tekirdağ'ın deprem bölgesinde olduğunu hatırlatan Şahin, "İbadethanelerimizin de depreme dirençli olabilirliğinin ölçülebilmesi önem arz ediyor. Öğrenciler çalışmalarında, camilerin zemin etütleri ve daha sonra da statik açılarıyla alakalı çalışmalar yapacak. Bu bağlamda depreme hazır olabilmemiz açısından bu çalışmayı çok önemsiyoruz." diye konuştu.
İl Müftüsü Mustafa Soykök de camilerin şehrin kalbi olduğunu ifade etti.
Camilerin afet anlarında da sığınılacak alanlar olması gerektiğini vurgulayan Soykök, "Camiler toplumumuzun, milletimizin sosyalleşme mekanlarıdır. Depreme dayanıklı olmaları noktasında biz ciddi anlamda bir gayret ve çaba içerisindeyiz. Üniversitemiz bu konuda çok ciddi bir destek veriyor. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. En son deprem felaketi sonrasında depreme dayanıklı camilerimizde vatandaşlarımızın çok güvenli bir şekilde ikamet ettiklerine şahit olduk. Elbette depremde yıkılan camilerimiz de vardı." dedi.
"Camileri güvenli hale getirmek için çabalayacağız"
Soykök, deprem konusunda toplumda herkese sorumluluk düştüğünü ifade etti.
Projede emeği geçenlere teşekkür eden Soykök, "Hep birlikte camilerimizi, ibadethanelerimizi, şehrin kalbi, toplumun nefes aldığı, huzur bulduğu bu mekanları daha güvenli hale getirmek için gayret göstereceğiz. Bu projede, bu önemli hizmette katkısı olan herkese, kıymetli akademisyen hocalarımıza ve kıymetli öğrencilerimize çok çok teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Dr. Ahmet Bal ise kentlerdeki yapıların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesi gerektiğinin çok önemli olduğunu belirtti.
Tarihi yapıların toplumun kültürel mirası olduğunu ve sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Bal, "Hem tarihi camilerimizi hem de taşıyıcı sistem açısından yeni olan camilerimizi analiz ediyoruz. Arkasından da bunlar depreme dirençli mi değil mi bunu tespit etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
"Deprem modellemeleri ile çalışılacak"
Bal, çalışmanın 6 ay süreceğini dile getirdi.
Camilerin rölöve (bir yapının mevcut durumunun çeşitli yöntemlerle belirlenmesi, tüm boyutlarının ölçülerek teknik resim kurallarına uygun olarak plan, kesit ve görünüşlerin çıkarılması) çalışmalarının tamamlandığını belirten Bal, "Bundan sonraki aşamada bilgisayar ortamında analitik modeller yapılacak ve bu modeller üzerinde de değişik deprem senaryoları çalışılacak. Aynı şekilde zeminin, yapının ve taşıyıcıların durumu tespit edilecek ve neticede yapılarımızın deprem güvenlik seviyesi tespit edilecek." dedi.
Öğrencilerden Pınar Ateş de anlamlı projede yer aldığı için mutlu olduğunu söyledi.
Proje hakkında bilgi veren Ateş, "İlk olarak yapının deprem anında nasıl tepki vereceğini öğrenmek için çeşitli tarama yöntemleri kullanacağız. Ondan sonra depremde yapıyı nasıl bir yük beklediği, yapının zeminin depreme uygun olup olmadığı, değilse nasıl bir yapı olması gerektiğini ortaya koyacağız." dedi.
Öğrenciler, daha önce de pilot bölge seçilen Çorlu ilçesinde riskli yapılarla ilgili çalışma yürütmüştü.