‘Bundan sonraki felaket müsilajı arattıracak’

‘Bundan sonraki felaket müsilajı arattıracak’
FERHAT AKGÜNMarmara Denizi’ni 22 kişilik ekibiyle birlikte inceleyen Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’nin (MAREM) Başkanı Hidrobiyolog Levent Artüz, “Müsilaj farklı bir safhada bütün...

FERHAT AKGÜN

Marmara Denizi’ni 22 kişilik ekibiyle birlikte inceleyen Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’nin (MAREM) Başkanı Hidrobiyolog Levent Artüz, “Müsilaj farklı bir safhada bütün Marmara Denizi’nde mevcut. Müsilaj sadece şekil değiştirdi. Yani müsilajın kütlesi olduğu gibi Marmara Denizi’nde duruyor. Bu seneki manzarayı tekrar görmeyebiliriz ama şunu söyleyeyim aynısı olmayabilir bundan sonraki felaket bunu (müsilajı) arattıracak nitelikte” dedi.

Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’nin (MAREM) Başkanı Hidrobiyolog Levent Artüz ve 22 kişilik ekibi Marmara Denizi’ndeki incelemeleri devam ediyor. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde demirleyen inceleme gemisini ziyaret eden CHP Tekirdağ Milletvekili Müsilaj Komisyonu Üyesi İlhami Özcan Aygun, çalışmalar hakkında Artüz’den bilgi aldı.

‘MÜSİLAJIN KÜTLESİ OLDUĞU GİBİ MARMARA DENİZİ’NDE DURUYOR’

Artüz Marmara Denizi’ndeki araştırmalarını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Artüz, “Müsilaj farklı bir safhada bütün Marmara Denizi’nde mevcut. Müsilaj sadece şekil değiştirdi. Yani müsilajın kütlesi olduğu gibi Marmara Denizi’nde duruyor. Bu şekil değiştirirken kimi yerlerde Akdeniz ve Karadeniz sularının arasında bir yerde yoğunlaşmış durumda kimi yerlerde daha derin sularda, kimi yerlerde ise yüzeye yakın. Biz Marmara Denizi’nde bin metrenin altındaki çukurlardan yüzey sularına kadar çalışıyoruz. Bu alan içerisinde her yerde az veya çok farklı formlarda müsilaja bu çalışmalarımız sonunda rastladık” dedi.

‘DERİN DEŞARJ UYGULAMALARI İLE MARMARA DENİZİ’NİN SONUNU GETİRDİK’

Artüz sözlerini şöyle sürdürdü: Marmara Denizi’ndeki kirlenmenin temel nedeni tür çeşitliliğinin azalmış olması. Kirlenmenin uluslararası olarak bilinen 3 tane safhası var. Birinci safhada kirlenme unsurlarının alıcı ortama boca ediyorsunuz orada dayanabilen türler kalıyor. Dayanamayan türler orayı terk ediyorlar. Bunu biz 1989 senesinde İSKİ’nin yapmış olduğu ilk derin deşarjıyla gördük. İkinci safhada tür çeşitliliği azaldığı için mevcut türlerin fert adetlerinde artış oluyor. Bunu da gördük, kırmızı sular oldu Marmara Denizi’nde, deniz anası istilaları oldu, Marmara Denizi yemyeşil oldu buna benzer olgular. Müsilaj da bu olgulardan aslında birisi. Ama tamamen Marmara Denizi’nin kirletilmesine bağlı. Biz burada Marmara Denizi’nin kirletilmesini derin deşarj adı altındaki o uygulamaya bağlıyoruz ama bunun gerçek adı Akdeniz’den gelip Karadeniz’e giden ve Marmara’nın tabanını dolduran akıntının arıtılmamış atıklar için bir taşıyıcı bant olarak kullanılması ve bunun Karadeniz’e taşınacağının umulması. Esas adı bu. Bir her yerden her şekilde evsel, kentsel ve sanayi olarak bütün atıklarımızı bu alt akıntıyı bir kurtarıcı belleyip alt akıntıya arıtılmaksızın deşarj ediyoruz. 2000’li yıllardan sonra da bu uygulamaların artması ile Marmara Denizi’nin sonunu getirdik.

‘BUNDAN SONRAKİ FELAKET MÜSİLAJI ARATTIRACAK NİTELİKTE’

Artüz, şunları kaydetti: Bu seneki manzarayı tekrar görmeyebiliriz ama şunu söyleyeyim aynısı olmayabilir bundan sonraki felaket bunu (müsilajı) arattıracak nitelikte. Biz bunu daha önce kırmızı sularla, balıkların azalması ile biz bunu deniz anaları istilası ile gittikçe artan bir şekilde gördük. En son gördüğümüz deniz salyası dediğimiz olgu. Bundan sonra bu uygulamaları (derin deniz deşarjı) revize etmezsek, bu uygulamalardan vazgeçmezsek bundan sonra daha kötüsünü göreceğiz. Biz burada çalışıyoruz balık sezonu açıldı. Marmara Denizi’nde şuan balık yok diyebiliriz. İstihsal (üretme) sıfır diyebiliriz.