Cumhurbaşkanı Erdoğan'ndan Dünya İnsan Hakları Günü Konuşması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı"ndaki konuşmasında, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünün 75'inci yıl dönümü dolayısıyla katılımcılarla beraber olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Dünya İnsan Hakları Günü'nün başta mazlum ve mağdurlar olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı'nı bu anlamlı günü layıkıyla idrak etmek amacıyla düzenlediği program için kutlayarak, etkinliğe katkı veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.
Erdoğan, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 75 sene evvel büyük umutlarla kabul edildiğini ifade ederek, "Aradan üç çeyrek asır geçmesine rağmen bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma vasfını hala koruyor. Daha adil, daha özgür, daha insan odaklı bir dünya idealiyle kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor." diye konuştu.
Beyannamenin bu yönüyle küresel barışın ve istikrarın tesisine rehberlik ettiğini kaydeden Erdoğan, "Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görüyoruz. Beyannamenin, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda küresel ölçekte bir hassasiyetin oluşmasına ciddi katkılar sağladığına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nü dünyanın pek çok yerinde insan hakları ayaklar altına alınırken karşıladıklarının da bir gerçek olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Batı toplumlarını zehirli bir sarmaşık gibi saran İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı, insan haklarına yönelik tehditlerin en başında yer alıyor. Yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve faşizan uygulamalardan en fazla mağdur olan kesim hiç şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır. Terörist ve terör kavramları İslam'a saldırmanın, Müslümanları tahkir etmenin, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü."
Dört buçuk sene önce Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde cuma namazı için toplanan 51 kişinin şehit edildiği saldırının İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini gösterdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Müslümanlara ve göçmenlere yönelik saldırılar bununla sınırlı kalmadı. Kanada'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne, Avrupa'dan Asya ülkelerine kadar dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. Çok daha enteresan, 'Nefes alamıyorum. Nefes alamıyorum.' diyerek can veren George Floyd'un dramını asla unutamayız. Benzer olaylarla daha sonra da karşılaştık. Az önce ekranda izledik. Aylan bebek. Aylan bebeğin nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu izledik. Aylan bebeğin ölümü Batı'yı insafa getirmedi. Aylan bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında, görüldüğü gibi ebediyete yürüdü."