Kazada Yaşamını Yitiren Motokuryenin Eşi Konuştu
Öznur Göçer, ülkesine, vatanına güvendiğini belirterek, "Kesinlikle adalet yerini bulacak diye düşünüyorum. Devletimden bana ve iki çocuğuma ömür boyunca destek bekliyorum." dedi.
Avrasya Tüneli'nin Aksaray çıkışında 30 Kasım'da meydana gelen kazada ağır yaralanarak kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitiren motokurye Yunus Emre Göçer'in eşi Öznur Göçer, olay günü ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Kazayı eşinin arkadaşlarının aramasıyla duyduğunu dile getiren Göçer, ilk etapta olayın ufak bir motor kazası olduğunu düşündüğünü söyledi.
Otizmli çocuğunu bırakacak kimsesi olmadığından kendisini arayan kişilere "Siz getirin." dediğini kaydeden Göçer, "Bana 'Sizin gelmeniz gerekiyor. Kulağından kan geldi.' dediler. Sonra apar topar gittik. Hastanenin önüne gittiğimde 1000 tane kurye vardı. Arkadaşları, şirketin çalışanları vardı. Sedyede Yunus Emre'nin ayaklarını gördüm sadece. Yere düştüm. Kırmızı alandaydı. Hala yoğun bakımda değildi. 7 saat kırmızı alanda entübe edilmiş bir şekilde bekledi. Hastaneye geldiğinde eksmiş zaten." diye konuştu.
Avrasya Tüneli'nden geçtikten sonra aracın hızlı şekilde eşine çarptığını belirten Göçer, bu sırada eşinin kaskının fırladığını anlattı.
Göçer, kasktan sonra eşinin de düştüğünü, kafasının üstüne darbe aldığını söyleyerek, "Adam üstünden tekrar geçiyor. Sonra 250 metre ileride duruyor, fotoğraftaki gibi. Tekrar geliyor, o anda da polislere ne diyorsa, nasıl bir kandırma şekli varsa. Elinde telefon var, telefonla konuşuyor. Bir şekilde anlaşıyorlar." ifadelerini kullandı.
Kaza yerinde tutanak tutan iki polisin daha sonra hastaneye geldiğini dile getiren Göçer, eşinin arkadaşlarının durumu sorması üzerine, polislerin "Önce kaldırıma çarpıyor hızlı bir şekilde, sonra kendini bilerek konsolosluk aracının altına atıyor." dediklerini iddia etti.
Arkadaşlarının "ortada henüz kamera görüntülerinin olmadığını, tutanağın neye göre yazıldığını" polislere sorduklarını aktaran Göçer, bunun üzerine bu kişilerin "20 yıllık polisim, bana işimi öğretemezsiniz. Hakkınızı gidin, nerede arıyorsanız arayın." dediklerini öne sürdü.
Göçer, kendisine eşinin intihar ettiğinin söylendiğini fakat buna asla inanmadığını, tutulan tutanakta eşinin kusurlu gözüktüğünü belirtti.
Sürücünün bu tutanak üzerine serbest bırakıldığını savunan Göçer, şöyle devam etti:
"Onlar ayarladı diye düşünüyorum çünkü o (şüpheli sürücü) birisini telefonda arıyor. Onlar da hemen bırakıyorlar. Daha sonra akşam karakola gittik şikayet için. Bize, 'Böyle bir dosya yok. Bu polisler sabahki polisler, dosya olsaydı bize bilgi verirlerdi. Nöbet değişti. Bu polisler de 2 veya 3. gün gelecekler. O zaman gelin' dediler. Bizi oyalamaya çalıştılar. Ertesi gün medyaya düştü. Sonra bize görüntüler gelmeye başladı."
Eşinin kaza öncesinde yol kenarında durduğunun ve kaskını çıkardığının da kendilerine söylendiğini belirten Göçer, eşinin kaskının interkom olduğunu, markete giderken bile kaskını çıkarmadığını anlattı.
Eşinin profesyonel bir sürücü olduğunun altını çizen Göçer, görüntülerden sonra bilirkişi raporuyla eşinin yüzde 100 haklı olduğunun ortaya çıktığını vurguladı.
Kaza sürecinde polislerin kendilerine ulaşmadığını ifade eden Göçer, "Motorda hedef takip diye bir şey var. 'Bu motor düştü, elektriği kesildi' diye arkadaşlarına alarm gidiyor. Aslında belki de onlar gitmeseydi şans eseri öyle kapanıp gidecekti ama ben asla polislerin dediğine baştan beri hiçbir şekilde inanmadım. Mutlu bir çocuk, niye gitsin, kendini bir aracın önüne atsın?" dedi.
Göçer, görüntülerin ortaya çıkmasından sonra sürücünün ifadesinin alındığını ve serbest bırakıldığını kaydederek, şunları belirtti:
"Artık içeride ne olduğunu bilmiyorum. Savcı da bunu onaylıyor. Dosya kapanacaktı. Medyaya düştükten sonra bu bilirkişi raporuyla her şey ilerlemeye başladı. Ben ilk onlardan şikayetçi oldum, 'Bu, polislerin suçu.' dedim. Dosyayı kapatacaklardı ama biz gündem yarattıktan sonra bütün her yerden paylaşım yaptıktan sonra açığa çıktı. Önce bize diplomat dediler. 'Konsolosluk aracı, diplomat dokunulmazlığı var.' dediler. Sonra Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu çıktı."
Eşinin otizmli çocuğunun özel eğitimi için motokurye işine girdiğini anlatan Göçer, "Ülkeme, vatanıma güveniyorum. Kesinlikle adalet yerini bulacak diye düşünüyorum. Devletimden bana ve iki çocuğuma ömür boyunca destek bekliyorum. Çocuğumun durumu belli. Devletim bana sahip çıkacaktır. Karşı taraftan da bir yaklaşım bekliyoruz. Çocuk gelsin burada teslim olsun. Biz de bir görelim gözümüzle." şeklinde konuştu.
Ne olmuştu?
Avrasya Tüneli'nin Aksaray çıkışında 30 Kasım'da meydana gelen kazada ağır yaralanan motokurye Yunus Emre Göçer, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmuştu.
Zanlının kusur durumunun tespiti için savcılıkça istenen bilirkişi raporunda, araç sürücüsünün "asli kusurlu" bulunduğu tespitine yer verilmişti.
Raporda ifadesine yer verilen şüpheli ise Göçer'in kullandığı motosikletle bir anda sinyal vermeden frene basıp sağa dönüş yaptığını, kendisinin de frene bastığını ancak duramayıp motosiklete çarptığını belirtmişti.
Soruşturma kapsamında araç sürücüsü Muhammed Hasan Şeyh Mahmud hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.
Kaynak:Anadolu Ajansı